Sadık Usta'nın kaleminden… Beynimiz neden inanç üretir

Sadık Usta'nın kaleminden… Beynimiz neden inanç üretir

Almanca ve Türkçe eseler ortaya koyan çevirmen, tarihçi ve yazar Sadık Usta, "Beynimiz neden inanç üretir" sorusun yanıt aradı.

Beynimiz neden inanç üretir?

Herkesin merak ettiği soru...

Almanca ve Türkçe eseler ortaya koyan çevirmen, tarihçi ve yazar Sadık Usta, "Beynimiz neden inanç üretir" sorusuna yanıt aradı.

İşte Sadık Usta'nın sosyal medya hesabından yayınladığı yazısı...

Birçok inançlı insan, bilimin her şeyi çözemeyeceğini; çözülebilecek şeylerin ardında, yani sınırın ötesinde her zaman "bilimin keşfedemeyeceği" evrensel bir hakikatin olduğunu ileri sürüp durmaktadırlar.

Öteden beri bu inancı bazı bilim insanları, hatta doğa bilimci de benimsemektedirler. Fakat bu arkadaşlar, bugüne kadar, bilimin keşfedebildiklerinin ötesinde bir hakikatin olduğunu ne gösterebilmişler ne de kanıtlayabilmişlerdir. Onların iç huzursuzluğunu, hissiyatlarının farklı olmasını, zihinlerinde ortaya çıkan "her şey bu kadar olmamalı" düşüncelerini bir yere kadar anlayabilirim ancak buradan hareketle bilime ve bilimsel araştırmaya yüklenmenin de anlamı yoktur.

Bilim, "hakikatin tamamını keşfetmek" konusunda her zaman yetersiz kalacaktır çünkü bilimi harekete geçiren insanlığın zihnindeki sorulardır. İnsanın zihninde oluşan soruların hızı ve miktarı, bilimsel adımlardan çok çok daha hızlı ve daha kapsamlıdır.

Bu gerçek hiçbir zaman değişmeyecektir. Bilimin yetmezliği eleştirilebilir, bilimin amacı, yönü ve yöntemi eleştirilebilir fakat içimizde bir huzursuzluk, hakikate ilişkin bir tatmin olmama durumu var diye, bilime saldırmanın gereği yoktur. Eğer, bilimin keşfedemeyeceği bir hakikat varsa ve bu hissediliyorsa, o zaman bu hakikat elle tutulur bir bilgiyle, insanlara ikna eden somut bir veriyle gösterilmelidir. İnançlı insanların sığındıkları ruhlar, cinler, melekler ve yüce güçler insan zihninin ürettiği varlıklardır ya da "yokluklardır".

Kuşkusuz bilim, her şeyi ortaya koyan sihirli bir değnek değildir.

Bilim, toplumsal bir kavrayıştır. Bilim, insanlığın kültürel birikiminin küçük bir parçasıdır. Kavrayışımız ve olanaklarımız ne kadar derin ve kapsamlıysa, bilimde de o kadar ilerlemiş oluyoruz. Bilim, bizim zihnimizden ve tarih içinde yarattığımız olanaklarımızdan bağımsız değildir. Bilim, insanlığın birikmiş zihinsel yeteneklerinin bir aracı ve ürünüdür. Kendi zihinsel sınırlığımızın ürünü olan bilime boş yere saldırmaktansa, kendi yetmezliğimizin nedenlerine eleştirel yaklaşmak daha sağlıklıdır.

İnsan beyni durmaksızın metafizik (inanç) üreten bir organdır. Çünkü bu sayede şimdiki zamandan geleceğe hükmedebilmemizi sağlar. Çoğunlukla geleceğe ilişkin tasarılarımızı, sanki onlar gerçekten gerçekleşmiş gibi hissederiz. Sanki görmüşüz gibi tutkuyla bağlanırız. Bu özelliğimiz olmasaydı, sıradan sürüngenden farkımız kalmazdı. İnanç, insanın var olmayan bir şeyi gördüğünü, yaşadığını hissetmesidir.

HABERE YORUM KAT