'Ekonomik kriz yaklaşıyor'

'Ekonomik kriz yaklaşıyor'

Başbakan Yardımcısı Şimşek, yağmur ve fırtınanın yaklaştığı belirtirken, "Aman borç almayın. Borç bu dönemde büyük bir sorun” uyarısı yaptı.

BURSA - Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en büyük sorunların enflasyon ve cari açık olduğunu söyledi. 

"Belki yağmur yağacak belki fırtına çıkacak” 

Şimşek, burada iş dünyasına seslenerek ekonomiye ilişkin bir özet sunarak, yağmur ve fırtınanın yaklaştığını dile getirdi. “Çatıyı hava güneşli iken tamir etmemiz gerekiyor. Şu an dünyada bol para var faizler düşük ama bu küresel senkronize büyüme devam etmeyecek, belki yağmur yağacak belki fırtına çıkacak” diye konuşan Şimşek, şirketleri bu dönemde halka ve sermaye piyasalarına açılarak, ortak almaya çağırdı. 

Altyapı için gereken adımlara destek vereceklerini dile getiren Şimşek, şöyle devam etti:

"Borç almayın, ortak alın"

"Liradaki değer kaybının ilanihaye devam etmeyeceği varsayımıyla biz enflasyonun tekrar kontrol altına alınacağını ve tek haneye ineceğine inanıyoruz. Gıda Komitesi olarak da bir sürü tedbir aldık. Amacımız daha çok tabana yayılmış sermaye ile bu işi götürmek. Bankacılık sektörünün finans piyasalarındaki payı yüzde 82. Bu çok yüksek. Bir de bankalara bir çağrım var: Her bankanın bir aracı kuruluşu var ama gerçek anlamda neden yatırım bankası olmuyorsunuz? Start up’lara yatırım yapın, gelecek orada.”

"Artık inşaata değil, Ar-Ge'ye yatırım yapın"

Türkiye'nin yatırım oranının Çin, Hindistan ve Endonezya'dan sonra en yüksek ülke olduğunu vurgulayan Şimşek, "Yatırımlarda inşaatın payı çok yüksek. İnşaata yatırım yapan başarılı firmalarımızın artık Ar-Ge'ye, yazılıma, teknolojiye ve geleceğe yatırım yapmaları kendi gelecekleri için daha hayırlıdır. Diğer taraftan kazandıklarını makine-teçhizata, imalat sanayisine yatırsınlar." dedi.

"ABD’yi de zaman içinde yakalayacağız"

Şimşek, "Böyle giderse Türkiye, Avrupa Birliği kişi başı milli gelir ortalamasını 14 yıl içinde yakalayacak. Türkiye’nin Avrupa ile arayı kapatma hedefi gerçek oluyor. Bir rüya gerçek oluyor. ABD’yi de zaman içinde yakalamamız mümkün olacak." diye konuştu.

Şimşek, Türkiye’nin 2017’yi muhtemelen yüzde 7-7,5 arasında bir büyüme ile kapattığını, 2018’de ise yüzde 5,5 büyüme öngördüklerini dile getirdi. 

Yatırımların artacağını, özel tüketimin ve dış talebin güçlü olduğunu aktaran Şimşek, "Yatırımlar artacak çünkü kapasite kullanım oranı çok yüksek, muazzam teşvikler var. Yatırım başvuruları, teşvik başvuruları rekor düzeyde. Kredi garanti mekanizmasını devreye soktuk. En büyük kaynağı yatırımlara ayırıyoruz. Türkiye son 10 yılda 8,7 milyon vatandaşına iş buldu. Bu muazzam bir başarı. Avrupa uzun bir aradan sonra güçlü büyüyor. Bu bizim için iyi haber. Turizm de toparlanıyor. Dolayısıyla Türkiye hem içi hem de dış talebin güçlü olduğu bir dönemde." ifadelerini kullandı. 

Bu kadar güçlü büyümenin birtakım yan etkileri olduğunu ifade eden Şimşek, şöyle konuştu: 

"En büyük sorun enflasyon"

"Türkiye maalesef şu anda enflasyonda uzun bir aradan sonra tekrar yüzde 10’un üzerinde. Bu karşı karşıya olduğumuz en büyük sorunlardan biri. Bunu tek haneye indirmek için güçlü bir çaba içerisindeyiz. Bunun en büyük sebebi liradaki değer kaybı. Maalesef ara malı ithal ettiğimiz ürünlerin fiyatı neredeyse yüzde 30’un üzerinde arttı geçen sene. En büyük sorun bu. Liradaki değer kaybı tamamen ekonomiyle bağlantılı mı? Kısmen bağlantılı. Ama kısmen de bizde ve dışarıdaki siyasi gelişimeler… Sebebi de küresel ilişki ağımızda bizim haklı davalarımızda yanlış bir şekilde bize karşı tutumlar var. Örneğin Suriye’de bizim çok ciddi kaygılarımız var. Ama bunu anlamakta zorlanan müttefiklerimiz, dostlarımız var. Bu, bizim küresel ilişki ağımızı olumsuz etkiliyor. Örneğin hain darbe girişimini gerçekleştiren suç örgütü FETÖ’ye karşı bizim doğru bir duruşumuz, güçlü bir mücadelemiz var. Ama bunu bazı Batılı dostlarımız ya anlamakta zorluk çekiyor ya da başka sorunlar var. Bunlar ilişki ağına yansıyınca ister istemez liradaki değer kaybına yol açıyor."

Türkiye’nin en güçlü tarafı ve şoklara karşı dayanıklı olmasının önemli ölçüde yaptığı reformlarla ilişkili olduğunu vurgulayan Şimşek, “Türkiye bugün kamu maliyesinde oldukça güçlü. Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1,9 gibi makul bir düzeyde. Çünkü gelişmekte olan ülkeler ortalaması yüzde 4,4. Türkiyenin borcunun milli gelire oranı yüzde 28,5. Dolayısıyla Türkiye hem açık hem de borç anlamında kamu maliyesi çok sağlam bir bilançoya sahip ve şoklara tepki verebiliyor." değerlendirmesinde bulundu. 

Bankacılık sektörünün de sağlam olduğunu aktaran Şimşek, “Geçen seneki en önemli konulardan biri çok hızlı kredi genişlemesiydi. Burada Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) etkisi büyüktü. Şu anda kredi genişlemesi oldukça makul ılımlı bir şekilde seyrediyor. Bu aslında hem cari açığın azalacağını hem enflasyonun düşeceğini gösteriyor.” dedi.

Bankacılık sisteminde kredi mevduat oranı oldukça yüksek olduğu için gelecek dönemde sermaye piyasalarının gelişmesi gerektiğine işaret eden Şimşek, “Sizlerin sermaye piyasalarına açılmanız gerekiyor. Bu dönemde zaten dünya borç batağında. Dünya için faizlerin düşük olduğu bir dönem. Şimdi faizlerin yükseleceği bir döneme giriyoruz. Eğer mümkünse borç almayın. Mutlaka ortak alın. Sermaye piyasalarına çıkın.” görüşlerini aktardı.

"Cari açığı önümüzdeki dönemde yüzde 4 ve altına düşürmeyi ümit ediyoruz"

Türkiye’nin cari açığımızın milli gelire oranının yüzde 5,5’in üzerine çıktığını anlatan Şimşek, bunda bir miktar petrol ve altın ithalatının etkisinin büyük olduğunu dile getirdi.

Gelecek dönemde cari açığı kalıcı olarak yüzde 3 ve altına düşürmek gerektiğini belirten Şimşek, “Bu, orta ve uzun vadede mümkün. Kredideki genişlemenin makul düzeye inmiş olması cari açığın düşeceğini gösteriyor. Cari açığı önümüzdeki dönemde yüzde 4 ve altına düşürmeyi ümit ediyoruz. Cari açığın finansmanı arzuladığımız kalitede değil. Bu konuda dikkatliyiz. Önümüzdeki dönemde yatırım ortamına ilişkin reform yaparak, Avrupa ile ilişkileri daha da iyileştirerek, finansman kaynaklarımızı çeşitlendirerek ama en önemlisi özelleştirmeleri ve halka açılmayı hızlandırarak, dışarıdan kaynak çekerek, daha çok kalıcı kaynaklarla bu işin finansmanı sağlamaya çalışıyoruz. Burada iyi bir haber var. Satın alma ve birleşmelerde artış var. Bu iyi bir gelişme.” şeklinde konuştu. 

Mehmet Şimşek, Türkiye’nin bütün borcunun milli gelire oranının yüzde 141 olduğu bilgisini vererek, bu oranın kamuda yüzde 28,5, hane halkında yüzde 18, finans sektöründe yüzde 24, reel sektörde ise yüzde 69 olduğunu kaydetti.

Şimşek, bu noktada gelecek dönemde reel sektör odaklı bir hassasiyet göstermek gerekeceğini aktardı.

"Döviz borçlanma yasasını getireceğiz"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, makro ihtiyati çerçeveyi güçlendirdiklerini belirterek, "Para politikasında dünyada bir sıkılaşmanın başlangıcındayız. Biz de onunla uyumluyuz. Maliye politikasında hızlı bir şekilde tekrar doğru bir patikaya girdik ve şu anda güçlü bir duruşumuz var. En önemli konu olan reformları da hızlandırıyoruz. Döviz borçlanma yasasını getireceğiz. Bu ay içinde birinci sınıf yatırım ortamını iyileştirecek bir reform yaptık. Yüksek gelirli ülkeler arasında girmek için reform yapmamız lazım. Birçok alanda kapsamlı reformlar yapıyoruz." ifadelerini kullandı. 

Eğitim alanında birçok reformu hayata geçirdiklerini ve okul öncesi eğitimde yüzde 100'e ulaşmayı hedeflediklerini söyleyen Şimşek, bu hedeflere ulaşıldığında Türkiye'yi kimsenin tutamayacağını dile getirdi.

Şimşek, eğitimde özel sektör payının yüzde 7,6 olduğunu ve bunu dört kat daha artırmayı arzu ettiklerini aktardı.

 

 

HABERE YORUM KAT