Bu fotoğrafa iyi bakın

Bu fotoğrafa iyi bakın

Soldaki Eren Erdem’in babası Hasan, “Diz çökmeyeceğiz” dediği için mobilya mağazasındaki işinden atıldı. Sağdaki Merve Kavakçı’nın kızı Mariam, annesinin büyükelçi, teyzesinin milletvekili yapıldığı gibi, Cumhurbaşkanı Danışmanı oldu.

OKTAN ERDİKMEN - 2002 yılında kimsesizlerin kimsesi olacağı iddiasıyla iktidara gelen AKP, üst yöneticilere yakın bir elit kitle oluşturarak ülkenin kaynaklarını büyük ölçüde bu kimselere kullandırdı.

130 milyar dolarlık dış borcu, 16 senede 460 milyar dolara çıkardı. Dünya Bankası verilerine göre son 10 yılda, 10 firmaya, 200 milyar doların üzerinde ihale verdi.

Meclisten atılan, üniversiteye sokulmayan başörtülülerin hakkını savunacağını ileri sürenler, sadece bazı başörtülülerin hakkını savundu.

Merve Kavakçı büyükelçi, kardeşi milletvekili yapıldı. Şimdi de sosyal medyada verdiği ilginç pozlarla gündem olan Kavakçı’nın kızı, Cumhurbaşkanı danışmanlığına getirildi.

AKP teşkilatlarında adamı olanlar, bir şekilde nemalanırken, partinin tabanını oluşturan ve samimi duygularla iktidarı destekleyen vatandaşlarımız, kaynakların har vurulup harman savrulması yüzünden zor günler yaşıyor.

İşini kaybeden, kredi kartı borcunu ödeyemeyen, evine ekmek götüremeyen milyonlarca insanımız var.

Toplumda, yargı kararlarının, iktidarı oluşturan elitlerin iki dudağı arasında olduğu yönünde güçlü bir kanaat oluştu.

Bir mahkemenin oy birliği ile serbest bıraktığı, başka bir mahkemenin anında yeniden yakalama kararı alarak cezaevinden çıkmasını engellediği CHP’li Eren Erdem’in babası, bu adaletsizliğe isyan ettiği için, “Diz çöktüremeyeceksin" dediği için mobilya mağazasındaki işinden atıldı.

Üstelik bütün bunlar milyonlarca insanımızın gözleri önünde olup bitti.

Birçok kişi, sadece AKP yapıyor diye, haksızlıklara, hukuksuzluklara ses çıkarmıyor, ne olursa olsun hükümeti savunuyor.

Üstelik bunu yapmak, sıradan hale geldi.

Kötülüğün sıradanlığı konsepti, Nazilerin demir yollarından ve toplama kamplarından sorumlu canisi Adolf Eichmann'ın duruşmasını izleyen Hannah Arendt tarafından geliştirildi.

Eichmann, mahkemede sadece görevini yaptığını söylemişti.

Yahudileri öldürme fikri ondan çıkmamıştı. “Müslümanları öldür” deseler, onları öldürecekti.

Nazi subayı olmasa, belki de Yahudilere düşmanlık yapmayacaktı.

Kendisine verilen görevleri en sıradan iç güdülerle, iyi bir vatandaş olmak ve terfi etmek amacıyla yerine getirmişti.

Kötülüğün sıradanlaşması, insanlar kendi içlerinde kötü olmasalar bile, süreç öyle geliştiği için, kötülüğün bir parçası olmaya alışmaları anlamına geliyordu.

Üstelik bunu yapan birçok kişi, o esnada iyi bir şey yaptığını sanıyordu.

Bu nedenle, kimsenin paradigmasıyla hareket etmeden, kendi doğrularınızı düşünerek, bu fotoğrafa iyi bakmanızda fayda var.

Ezenlerden yana mısınız, ezilenlerden mi?

Bakın ve tarafınızı kimden yana seçeceğinize karar verin.

HABERE YORUM KAT
4 Yorum