'Almanya'da vatandaşlarımız endişeli'

'Almanya'da vatandaşlarımız endişeli'

Türkiye Cumhuriyeti Essen Başkonsolosu Cebeci, "Almanya'da vatandaşlarımız endişeliler. Biz vatandaşlarımızı provokasyonlara gelmemelerini de tavsiye ediyoruz” dedi.

ESSEN - Türkiye Cumhuriyeti Essen Başkonsolosu Şener Cebeci düzenlediği basın toplantısıyla Türk ve Alman basın mensuplarına, Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyinde başlattığı Barış Pınarı Harekâtı’nın amaçlarını ve Batıda anlatılan yanlış algıları anlattı. Başkonsolos Şener Cebeci tarafından Essen Başkonsolosluk binasında düzenlenen basın toplantısına, Alman medya temsilcileri de ilgi gösterdi.

"HEDEFTE SADECE TERÖR ÖRGÜTÜ VAR"

"Türkiye'nin Barış Pınarı Harekâtı ile hedefinde sadece terör örgütü bulunmaktadır, asla Kürtlere karşı her hangi bir mücadele içinde değildir. Ayrıca operasyonda, bölgede sivillere karşı en has has şekilde dikkat ediliyor" diyen Başkonsolos Şener Cebeci, sözlerine şöyle devam etti:

“YPG’nin PKK'dan sadece ismi farklı, aynı yapı, aynı ideoloji, aynı hedef, sadece ismi faklı. Bu da Amerikalı birçok yetkililerin ifadesinde var. Müttefik ülkeler de bunun böyle olduğunu biliyor. PKK ile YPG'nin aralarında bulunan bu organik bağı, müttefik temsilcilerimiz, bizlerle konuştuklarında asla reddetmiyorlar. YPG ayrıca, bulunduğu Suriye topraklarında da kendilerine karşı olan gruplara yönelikte terör eylemi içinde olabiliyorlar.”

773eea4150e0b5f906ca3f70ec78591b.jpg

"OPERASYONDA BİRİNCİ AMACIMIZ SINIRLARIMIZIN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK"

Cebeci, “Uluslararası haktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkımızı kullanacağımızı ilgili ülkelere bildirdik. Türkiye'nin hemen yanı başında bir terör oluşumuna izin vermeyeceğimizi defalarca söyledik. YPG gibi ayrılıkçı gündemi olan örgütlerin, Suriye'nin toprakları için de bir tehdit olduğunu da ayrıca vurguladık” diyerek, “Bütün bu arka plan çerçevesinde, 9 Ekim itibariyle Barış Pınarı Harekatı’nı başlattık. Operasyonda birinci amacımız sınırlarımızın güvenliğini sağlamak. Bu çerçevede bölgedeki teröristleri etkisiz hala getirmek. Böylece oradaki halkı, bu terör örgütünün zulmünden kurtarmak. Sonra da Türkiye'de bulunan ve sayıları 3.5 milyonu aşan Suriyelilerin, gönüllülük esasına bağlı olarak oralara göndermek. Geri dönüşlerin, kesinlikle gönüllük esasıyla olacağını tekrar söylemek isterim. Türkiye'de bulunan Suriyeli mültecilerin bir kısmı, zaten bu bölgeden geldi. Dolayısıyla bunların topraklarında ortam iyileştiğinde, geri dönebileceklerini tahmin ediyoruz” açıklamasında bulundu.

"SADECE TERÖRİSTLERİ HEDEF ALIYORUZ"

Türkiye'nin bu harekâtının, uluslararası hukuk açısından tartışma konusu olduğunu gördüklerini söyleyerek, bu konuda iki temel argüman olduğunu belirten Cebeci, “Birincisi, Birleşmiş Milletler (BM)  şartının 51’inci maddesinde formüle edilen, meşru müdafaa hakkı. İkincisi de, Türkiye ile Suriye arasında 1998 yılında imzalanan Adana Mutabakatı. Türkiye, 2017 ve 2018 yılı içerisinde Suriye'de yaptığı iki ayrı operasyonda nasıl dikkatli davrandıysa, bu operasyonda da aynı şekilde dikkatli davranıyor. Sadece teröristleri hedef alıyoruz. Sivillerin en ufak bir zarar görmemesi için Türk ordusu, çok hassas davranıyor. Aynı şekilde tarihi yapı, eğitim ve sağlık binalarına, zarar verilmemesi için çok dikkatli davranıyor. YPG, asla Kürtleri temsil etmiyor. Böyle bir iddiası olabilir, ama DEAŞ'ın da Müslümanları temsil etmek gibi bir iddiası var. Dolayısıyla DEAŞ'a karşı yapılan mücadeleyi nasıl Müslümanlara karşı mücadele diye adlandırmıyorsak, YPG’ye karşı Türkiye'nin operasyonunu Kürtlere karşı operasyon olarak adlandırılmaması gerekir. Biz Kürtleri hedef alsaydık, bu insanlar nasıl Türkiye'ye sığınırlardı? Maalesef buradaki genel algı, sanki Türkiye Kürtlere karşı operasyon içerisindeymiş gibi yansıtılıyor. Bu, Türkiye'ye yapılan büyük bir haksızlık. Ayrıca Türkiye, arazide DEAŞ ile göğüs göğüse çarpışan tek ülke. 2017 yılındaki operasyonun tamamen DEAŞ'a yönelik olduğunu hatırlatmak isterim” şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE DOĞRU ANLAŞILMALI"

“Türkiye'nin önemli bir NATO üyesi olduğu göz ardı edilmemeli. NATO ülkeleri arasında en zor coğrafyada bulunan bir ülke durumunda olduğu gerçeği de, unutulmamalı. Türkiye'nin Batı dünyasının güvenliğine önemli katkı sağlamış olduğunun da da akıllarda tutulması gerektiğini düşünüyoruz” diyen Cebeci, şöyle devam etti “Almanya bizler için çok özel bir ülke. Böyle durumlarda Almanya'dan daha başka reaksiyonlar beklemekteyiz. Türkiye’yi NATO üyeleri arasında en iyi anlaması gereken ülkenin Almanya olduğunu düşünmekteyiz. Bu vesile ile söylemek istiyorum ki, PKK’nın en fazla örgütlendiği ülke Almanya. Bunlarda resmi kayıtlar da bulunuyor. Buradan önemli maddi kaynak ve elaman sağlayabiliyorlar. Tuşa basılmış gibi son derece organize olmuş şekilde, son günlerde Almanya'nın her yerinde mitingler yapıyorlar. Alman yetkililerin bu anlamda attıkları adımları biliyoruz, ama daha fazla adamlar atılmasını bekliyoruz. İki ülke arasındaki ilişkilerin iyi yönde seyretmesi için, biz diplomatların görevi bu diyalogları olumlu yönde geliştirmektir. Diplomatlar olarak bizler, ayrıştıran değil de, birleştiren noktaları öne çıkarırız."

"POLİSİN YETERLİ ÖNLEM ALMADIĞI KANAATİ OLUŞTU"

Pazartesi akşam saatlerinde Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı’nı protesto etmek için Herne şehrinde yürüyüş düzenleyen terör örgütü PKK yandaşları tarafından saldırıya uğrayan Türk dernek ve esnafları ziyaret ettiğini belirten Başkonsolos Şener Cebeci, şunları söyledi:

“Vatandaşlarımız, olanlardan dolayı endişeliler. Fakat bu endişe yeni oluşmuş değil, Afrin harekâtından beri sistematik olarak camilere ve Türk kurum ve kuruluşlara yönelik saldırılar var. Burada esasen bizim için, ama aynı zamanda Almanya içinde tehlikeli iki kesim var. Birisi, yabancı ve Müslüman karşıtlığı olan grup, diğer tarafı da PKK/YPG sempatizanlarından oluşan bir grup var. Her iki grubun hedefi de aynı yönde buluşuyor ve Türklere karşı eylem içerisinde oluyorlar. Herne şehrine gittim, saldırıya uğrayan vatandaşları ziyaret ettim. Yürüyüş düzenleyen PKK/YPG sempatizanları, tesadüfen sadece sokaktan geçmekte olan bedensel engelli karı kocayı tartakladılar ve erkek olanın kolunu kırdılar. Kahvehaneye giderek, suçu olmayan insanlara saldırdılar, mekanlarına zarar verdiler. Bu da toplumumuzda endişe yaratıyor ve polisin yeterince önlem alamadığı kanaati oluşuyor. Başkonsolosluk olarak emniyet makamları ile sürekli temas halindeyiz. Türk toplumunun bu konudaki endişelerini tekrar kendilerine aktaracağız. Alman emniyet birimlerinin vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlamak gibi bir görevleri bulunmaktadır. Biz vatandaşlarımızı, itidalli olmaları yönünde sürekli telkin ediyoruz, provokasyonlara gelmemelerini de tavsiye ediyoruz”

HABERE YORUM KAT
1 Yorum