Almanya’da adaletin sonu

Almanya’da adaletin sonu

Alman Hakimler Birliği Başkanı, ülkede adaletin sonunun geldiğine dair bir kitap yazdı. Siyasetin yargıya baskı yaptığını belirterek, alarm verdi. 

OKTAN ERDİKMEN - Alman Hakimler Birliği Başkanı Jens Gnisa “Almanya’da Adaletin Sonu - Bir hakim alarm veriyor*” adında bir kitap yayımladı.

Gnisa, Almanya’da adaletin kalmadığını ve siyasetin yargıya müdahale ettiğini düşünüyor.

Bu konuda yalnız da değil, çünkü bu ülkede yaşayan insanların yüzde 62’si yasalar önünde eşit olmadıklarını söylüyorlar. Pahalı avukatlar, etkili dostlar, iyi bir savunma hapisten kurtulmanızı sağlayabilir. 

Kitapta değinilmese de, bu ülkede yaşayan azınlıklar olarak mahkemelerde Alman ve Hristiyan bir isme, sarı saçlara ve aksansız Almancaya sahip olanların avantajlı olduklarını da biliyoruz. 

Almanya’ya 2015 yılından sonra yaklaşık bir milyon mülteci geldi. Bu insanların önemli bir kısmının oturma izni yok. Yüz binlerce mülteci, Almanya’da bulunma hakkı olmamalarına rağmen sınır dışı edilmiyor. Üstelik Anayasa Mahkemesi kararıyla sosyal yardımlardan da yararlanıyorlar. Hakimler Birliği Başkanı, yasaların uygulanmamasından ve kamuoyu baskısı nedeniyle yasaya aykırı kararlar alınmasından dem vuruyor.

Diğer taraftan küçük suçların cezasız kaldığını söylüyor. Örneğin Almanya’da yılda 300 bin bisiklet çalınıyor. Faili belli olmayan milyonlarca suç işleniyor. İnsanlar bu suçlar için çoğu zaman şikayette bile bulunmuyorlar. 

Türkiye’de siyaset yargıya baskı yapmıyor

Almanya’da cezaevinde olan kişi sayısı, 2015 rakamlarına göre 100 binde 76. Türkiye’de ise cezaevlerinde 2016 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 16 artışla 201 bin kişi vardı. 

Aynı yıl 17 bin 856 kasten adam öldürme soruşturması açıldı. Herkesin belinde silah var. İnsanlar birbirlerini trafik tartışmasında vurup, 3-5 sene sonra çıkabiliyorlar. 

Almanya’da ise 2015 yılında sadece 593 cinayet işlenmiş. Yani 100 bin kişiye 0,73 cinayet düşüyor. Cinsel taciz vakası ise 7 bin 22. Türkiye’de kayıtlara geçenler 12 binden fazla.

Anayasa Mahkemesi kararını kimse takmıyor, uygulamıyor. 

İçişleri Bakanı, yasaya bakmayın, uyuşturucu satanın ayağını kırın diyor.

Ankara’dan arayıp talimat veriyorlar. Öyle ki, bakanlık her arayanı dikkate almayın diye açıklama bile yaptı.

Yukarıdakilerin işine gelmeyen bir karar alırsan, başını derde sokuyorsun. Bu yüzden kimse ağır cezada hakim olmak istemiyor.

Gazeteci davalarında hakimin kararı, mahkeme salonundan önce yandaş medyanın internet sitesinde yayımlanıyor. CHP milletvekilleri kararı hakime açıklamadan önce cep telefonundan gösteriyorlar. Hakim hiçbir şey olmamış gibi aynı kararı okuyor. 

İktidar yargıya baskı falan yapmıyor, hakimler aracılığıyla yargılamaları kendi yürütüyor. İşine gelmeyen hakimleri değiştiriyor. Buna rağmen yine de kafasına yatmayan bir karar çıkarsa, uygulamıyor.

Almanya’da Hakimler Birliği Başkanı alarm veriyor. Kalkıp kitap yazıyor. Herkesi adalete sahip çıkmaya çağırıyor.

Herkes onu dikkatle dinliyor. Kimse terörist ilan etmiyor. Eksiklikleri nasıl giderebiliriz diye düşünüyor, tartışıyorlar. Adam görevine devam ediyor.

Türkiye’de bu kadar rezalete rağmen bir hakimin çıkıp benzer bir kitap yazdığını düşünün.

Allah aşkına sonu ne olurdu, siz söyleyin…

 

* Das Ende der Gerechtigkeit - Ein Richter schlägt Alarm / Jens Gnisa - Herder Verlag

Oktan Erdikmen'in diğer yazılarını okumak için lütfen tıklayınız.

 

HABERE YORUM KAT