8 Mart’tan 8 Mart’a kutlamak yetmez

8 Mart’tan 8 Mart’a kutlamak yetmez

Atatürk Türkiyesi kadınlara 1930 yılında seçme ve seçilme hakkı getirirken, aynı haklar Fransa ve İtalya’da 1946, İsviçre’de ise 1971 yılında tanındı.

MUSTAFA KEMAL ÖZÇELİK* - Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü her yıl olduğu gibi  bugün de kutluyoruz. Bugün,  insan hakları temelinde kadınlarımızın siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. 

Kadınlar Günü, Türkiyemizde ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. Ancak yıllardır süren bu kutlamaların yetmeyeceğini, kadınların eşit katılımına ilişkin zihniyet değişmedikçe çok büyük bir ilerleme kaydedemeyeceğimizi düşünüyorum. 

Televizyonlarda, gazetelerde, kadınlara eziyetin, zulmün birçok örneğini görebiliriz.  Bu örnekleri sıralamaya bile dilim varmıyor. 

Çoğu zaman, anne babalarının da rızasıyla,  resmi din görevlilerimizin ikazlarına rağmen resmi nikah olmadan imam nikahı adı altında, genç kızlarɩ kandırarak, aldatarak evlenen yaşlı başlı insanlarla karşılaşıyoruz. 

Kadınların sadece ev işleriyle ilgilenmesi, çocuklara bakması gerektiği yönündeki düşünceyi, “kız çocuğu okuyup da ne yapacak” zihniyetini değiştirmedikçe, büyük bir ilerleme sağlayamayız. 

Oysa tarihimiz, kadınlarımızın kahramalıklarıyla bize bir birçok örnek sunuyor. 

Şerife Bacı ve niceleri, Kurtuluş Savaşı'nda erkekler ile birlikte İnebolu'da bulunan cephaneleri Ankara'ya götürülmesinde çocuğu ve kağnısıyla yer aldı.

Cephane ıslanmasın diye battaniyesini cephaneye sarmış, bebeğine de sarılıp donmaması için uğraş vermiştir. 

Makbule Hanım daha bir yıllık evli iken eşinin yanında Milli Mücadele'ye katılmıştır. 

15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan ordusunun İzmir'i işgaliyle kocası Halil Efe ile birlikte Kuvay-ı Milliye güçlerine katıldı. Yunan kuvvetleriyle çatışmalara girdi.

Yunanlar Sakarya Muharebesi’nden sonra Afyon mevzilerine çekildiklerinde, bir taraftan da Halil Efe'nin Gördes-Sindirgi-Akhisar bölgesinde faaliyet gösteren güçlerinin saldırıları ile karşılaştılar. Kocayayla baskınında geri çekilen silah arkadaşlarına cesaret vermek için hızla öne atıldı. 

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, 1926 - 1934 yılları arasında gerçekleştirilen Atatürk devrimlerinin büyük bir kısmı, kadınlarımızın sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir. Bu konuda yapılan yasal düzenlemeler, Cumhuriyetimizin toplumsal alanda yapılan en önemli yeniliklerdendir ve birçok Avrupa ülkesinden daha önce gerçekleştirilmiştir. 

Fransa ve İtalya’da kadınlara 1946’da, İsviçre’de ise 1971’de seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. 

Mustafa Kemal Atatürk'ün girişimiyle kadınlarımızın iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak, 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır. 

Türkiyemizdeki kadınların çok daha iyi yerlerde olması gerektiğini,  bunun için her alanda onlarla birlikte mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum.  

Dünyanın dördüncü ekonomisi olan Almanya, bir kadın tarafından çok da başarılı bir şekilde yönetiliyor. 

IMF’nin başkanı iki dönemdir bir kadın. 

Gelişmiş ülkeler arasına katılmak istiyorsak, sadece ekonomik açıdan  değil, sosyal, kültürel  ve siyasal değerler açısından da gençlerimizin ve kadınlarımızın daha çok desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. 

* CHP Strazburg Birliği Başkanı

HABERE YORUM KAT